İngilizcede ve Türkçede en çok kullanılan zaman olan Geniş Zaman hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Present Simple (Geniş Zaman)
İngilizce’de “tense – zaman” olarak 12 farklı zaman olmasına rağmen, “Present Simple – Geniş Zaman” içlerindeki en çok kullanılandır. Zamanların, günlük konuşma dilindeki kullanım payı eşit değildir ve “Geniş Zaman”, -Türkçe’de de olduğu gibi- diğer zamanlara kıyasla oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir. Ayrıca, zaman çizgisi üzerinde de geniş bir alanı kapsamaktadır.
Geniş Zaman’da söylenen bir ifadenin kapsadığı zaman aralığı hem geçmiş, hem şu anki yaşanılan zaman hem de gelecek zamandır. Bunu bir örnekle açıklamaya çalışalım;
“Ben bir öğrenciyim.”
Bu cümle,
kapsamaktadır.
Bu cümleyi zaman çizgisi üzerinde gösterecek olursak, öğrenci olmamı aşağıdaki durumda özetleyebiliriz.
Dün öğrenciydim.
Bugün öğrenci olmam devam ediyor.
Yarın da öğrenciliğim devam edecek.
Dolayısıyla, “Ben bir öğrenciyim.” cümlesi sıradan bir cümle değildir. Geniş bir zamana yayılmaktadır. Aslında burada, öğrenciliğimin ne zaman başladığı ve geleceğe ne kadar zaman uzandığı benim için önemli değildir. Önemli olan, geçmiş ve gelecekle bağlantılı olmasıdır.
Bir başka örneğe göz atalım;
“Earth is round. – Dünya yuvarlaktır.”
Bu cümlenin hitap ettiği geçmiş zaman aralığı ve muhtemel gelecek zaman aralığı, “ I am a student. – Ben bir öğrenciyim.” cümlesindekinden farklıdır ve kıyaslanamayacak derecede büyüktür. Fakat yine de Dünya’nın yuvarlak olmasının ne kadar geçmişe uzandığı veya ne kadar muhtemel gelecek uzantısına sahip olduğuna bakmıyoruz. Önemli olan geçmişe ve geleceğe doğru bir etkiye sahip olmasıdır.
Geniş Zaman’da ifade edilen cümlenin, zaman çizgisi üzerindeki yayılımının yanı sıra, insanların günlük konuşmaları içindeki payı olarak da geniş bir etkiye sahiptir. Diğer zamanlarla kıyaslandığında Geniş Zaman’ın günlük dildeki kapsam alanı yaklaşık %40 civarındadır. 12 farklı zaman içinde bu oran oldukça büyüktür ve Geniş Zaman’ın ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Geniş Zaman’ın bir başka özelliği, ifade edilen cümlelerdeki “durum” ve “fiil” cümlelerindeki içeriğin, söyleyen şahsı bağlamamasıdır. Yani, “Ben bir öğrenciyim.” derken üzerimizde öğrenci üniforması ve elimizde kitap defter olması gerekmez. Bunu her zamn ve her yerde söyleyebiliriz. “Her gün erkenden kalkarım.” şeklinde bir cümle söylediğimizde de aynı şekilde, o anda erken bir saat diliminde olmamız gerekmez.
Buraya kadar Geniş Zaman’ın (Why – Niçin) kullanıldığına dair açıklama yapmaya çalıştık. Şimdi (How – Nasıl) sorusunu cevaplamaya çalışalım. Geniş Zaman, “durum –state” ve “fiil – action” olmak üzere iki özellik barındırır.
BE (Durum Cümlesi) ACTION (Fiil Cümlesi)
S + am/is/are + O. S + V + O.
I am a student. I read books.
Soldaki “BE” cümlesini, BE konusu içinde irdelemeye çalıştık. Burada ise “Fiil – Action” cümlelerine bakmaya çalışalım.
S : Subject : özne, öznel zamir
O: Object: nesne, nesnel zamir
ACTION (Fiil Cümlesi)
S + V + O.
I read books.
Fiil cümlesini yapısal olarak incelediğimizde basit bir söz dizimine sahip olduğunu görürüz. Cümle başında bir şahıs zamiri, ortada bir fiil ve son olarak bir nesne cümleyi tamamlamaktadır. Cümlenin öznesi konumunda herhangi bir özel isim veya onu temsil eden bir zamir kullanılır.
Dikkat: Geniş Zaman’da özne konumundaki şahıs veya zamirlere dikkat etmemiz gerekmektedir. Fiil cümlelerinde 3. tekil şahıs veya zamirlerinin kullanılması durumunda fiilin sonunda özel bir uygulama yapılır. Dolayısıyla Geniş Zaman’a ait iki farklı söz dizimi ortaya çıkmaktadır. Bu farklı cümle yapılarını açıklamaya çalışalım.
Özne konumunda I, You, We, They veya bu öznel zamirlere denk gelen özel isimler kullanılmışsa cümle yapısı şu şekilde kendini gösterir;
S + V + O.
I read books.
Buradaki cümlede “I” öznel zamiri yerine “You”, “We” veya “They” yazdığımızda cümle bozulmaz. Sadece anlamda farklılık olur;
We read books. (Bizler kitap okuruz.)
Fakat,
He, She veya It öznel zamirleri veya bunlara denk gelen özel isimler kullanılırsa bu durumda cümlenin dizimi şu şekilde olur;
V + -s
V + -es
V + -ies
He reads books.
She reads books.
It drinks milk.
Yukarıda kırmızı renklerle ayırt etmeye çalıştığımız “ek”, cümlenin öznesi durumundaki 3.tekil şahıstan kaynaklanan özel bir durumdur. Bu ek’in gerçekte ne olduğunu, cümleyi olumsuz ve soru şekline dönüştürünce anlayabiliriz. Buradaki “He reads books.” cümlesini ele aldığımızda fiilin aslında “read – okumak” fiili olduğunu görürüz. Sözlüğe baktığımızda “reads” adında bir fiil göremeyiz. Bu çekimlemeyi “He”, “She” ve “It” öznel zamirleri için uygulamamızı gerektiren şey “does” adındaki yardımcı fiildir. Olumlu cümlede fiilin içine gizlenen ve fiil sonunda –s, -es veya –ies olarak görünen bu kelimenin farkında olabilmeliyiz. Şimdi artık bu durumun bilincinde olarak büyük bir problemi çözmüş bulunmaktayız. Artık cümle kurma alıştırmaları yapabiliriz. Cümle örneklerimizi ilk etapta “I, You, We, They” özneleri için kurduktan sonra “He, She, It” öznelerine geçeceğiz. Son kısımda ise tümünü aynı paragrafta görmeye çalışacağız.
“I, You, We, They” öznel zamirleri için uygulama:
Olumlu cümle:
“I wake up early and have breakfast at about 8 in the morning.”
(Sabah erkenden uyanır ve 8 gibi kahvaltı yaparım.)
“They like simit very much.”
(Simiti çok severler.)
“We sometimes go out for lunch at the weekends.”
(Bazen haftasonları öğlen yemeğine dışarı çıkarız.)
“You always make me crazy.”
(Beni sürekli kızdırıyorsun.)
Olumsuz cümle:
Olumsuz cümleyi kurmak üzere yukarıdaki cümlelerden birini ele alalım.
I wake up early.
Olumsuz cümle kurma kuralı: cümledeki yardımcı fiilin yanına “NOT” yazmak. Dolayısıyla “I wake up early.” cümlesinde de yardımcı fiili bulup yanına “NOT” yazmak istiyoruz fakat yukarıdaki cümlede “özne, fiil ve nesne” görünmesine rağmen, yardımcı fiil görünmemektedir. Bunu şöyle çözümleyebiliriz;
Fiil yardımcı fiil
Şimdi artık “yardımcı fiil” görünmekte ve cümleyi olumsuz yapabiliriz.
I do NOT wake up early.
(Erkenden kalkmam.)
I do NOT wake up early.
Buradaki “cümleyi olumsuz yapma kuralını” artık bundan sonraki tüm zamanlarda ve diğer “modal” ifadelerinde kullanacağz. Yani, şunu söyleyebiliriz; cümleyi olumsuz yapma kuralı aynıdır, değişmez.
Kısaltma:
do + NOT = don’t
Şimdi olumsuz cümle örneklerimize bakabiliriz;
“I don’t prefer tea at breakfast, I generally have milk.”
(Kahvaltıda çayı tercih etmem, genellikle süt içerim.)
“We don’t normally go out for picnic. We have got a nice house with a big garden and a lot of trees.”
(Normalde piknik için dışarı çıkmayız. İçinde çok sayıda ağaç bulunan büyü bahçeli güzel bir evimiz var.)
“They don’t walk to school. Their father is retired and he takes them to school.”
(Okula yürüyerek gitmezler. Babaları emekli ve onları okula götürüp getirir.)
“I don’t like pizza. It is expensive and unhealthy.”
(Pizzayı sevmem. Pizza pahalı ve sağlıksız.)
Soru cümlesi:
Soru cümlesini oluşturmak için de aynı cümleden faydalanmaya çalışalım;
Fiil yardımcı fiil
Soru cümlesi kuralı: Cümledeki yardımcı fiil alınıp özneden önce kullanılır ve cümle otomatikman soruya dönüşmüş olur.
Do you wake up early ?
Dikkat: “I” ve “We” öznel zamirleri, soru cümlesine dönüşürken genellikle ortam gereği değişirler. Buradaki örnekte de “I” öznel zamiri “you” öznel zamirine dönüşmüştür.
“Do you wake up early ?”
((Sen) Erkenden kalkar mısın?)
Örnek diyaloglar:
A: Do you have a shower before breakfast?
(Kahvaltıdan önce duş alır mısın?)
B: Yes, I do.
(Evet, alırım.)
Açıklama: Burada B şahsının verdiği cevap, İngilizce olarak “do” yardımcı fiili ile bitmesine rağmen, Türkçe’deki kullanımı aynı değildir. Şimdi A şahsının sorduğu soru ve B şahsının verdiği cevaba ve Türkçe’sine tekrar bakalım;
A: Do you have ..................... ?
B: Yes, I do.
(Evet, alırım.)
Başka sorulara bakalım;
A: Do you go ..................... ?
B: Yes, I do.
(Evet, giderim.)
A: Do you watch ..................... ?
B: Yes, I do.
(Evet, izlerim.)
A: Do you like ..................... ?
B: Yes, I do.
(Evet, severim.)
A: Do you play ..................... ?
B: Yes, I do.
(Evet, oynarım.)
Sonuç olarak, cevaptaki “do” yardımcı fiili, sorudaki fiilin yerini almaktadır. Cevap olumsuz olursa;
A: Do you go ..................... ?
B: No, I don’t.
(Hayır, gitmem.)
A: Do you watch ..................... ?
B: No, I don’t.
(Hayır, izlemem.)
A: Do you like ..................... ?
B: No, I don’t.
(Hayır, sevmem.)
A: Do you play ..................... ?
B: No, I don’t.
(Hayır, oynamam.)
Olumsuz cevaplarda da aynı şekilde B şahsının cevabındaki “don’t”, soruyu soran şahsın sorusundaki fiilin yerini alır. Cevap veren şahıs, fiilin kendisiyle de cevap verebilir fakat normal kullanım yukarıdaki gibidir.
“He, She, It” öznel zamirleri için uygulama:
Bu öznel zamirler için yapılan uygulamanın tek farkı yardımcı fiil olarak “do” yerine “does” kullanılmasıdır.
Olumlu cümle:
“He goes to school at every morning.”
(Her sabah 8‘de okula gider.)
“He studies English in the evenings.”
(Akşamları İngilizce çalışır.)
“She sometimes makes omelette for breakfast.”
(Kahvaltı için bazen omlet yapar.)
“My new car never breaks down.”
(Yeni arabam hiç arıza yapmaz.)
Olumsuz cümle:
Yukarıda belirttiğimiz “olumsuz cümle kuralı” gereği aynı şekilde bir uygulama yapacağız. Fakat, ilk önce olumlu cümleyi detaylıca inceleyelim;
(go + does)
Görüldüğü gibi olumlu cümlede fiil içinde yardmcı fiil olarak “does” bulunmaktadır. Kural gereği bu yardımcı fiili dışarı çıkarıp öznel zamirden sonra yazıp yanına “NOT” ekleyeceğiz. Bu şekilde cümleyi olumsuz yapmış olacağız.
He does NOT go to school.
Örnekler:
“He doesn’t get up late on weekdays.”
(Mesai günleri geç kalkmaz.)
“She doesn’t makes mistakes at work.”
(İşyerinde hata yapmaz.)
“It doesn’t rain much in summer.”
(Yaz mevsiminde çok yağmur yağmaz.)
Kısaltma:
Does + not = doesn’t
Soru cümleleri:
Öznel zamir farketmeksizin “He”, “She” ve “It” şahıs zamirlerinde de cümleyi soru yapma kuralı aynıdır. “Does” yardımcı fiili özneden önce kullanılırsa cümle otomatikman soruya dönüşür;
Does he wake up early ?
A: Does he wake up early?
B: Yes, he does.
No, he doesn’t.
Bu cümlelerde de “does” veya “doesn’t”, sorudaki fiilin anlamındadır.
A: Does he wake up early? (Erkenden kalkar mı?)
B: Yes, he does. (Evet, kalkar.)
No, he doesn’t. (Hayır, kalkmaz.)
Örnek diyaloglar:
A: Does he like the school? (Okulu seviyor mu?)
B: Yes, he does. (Evet, seviyor.)
A: Does your mother give you extra money?
(Annen fazladan harçlık verir mi?)
B: Yes, she does. (Evet, verir.)
Şimdi karşılaştırmalı diyaloglara bakalım;
A: Do they like Turkish coffee? (Onlar Türk kahvesini severler mi?)
B: Yes, they do. (Evet, severler.)
A: Does she like Turkish coffee? (O, Türk kahvesini sever mi?)
B: Yes, she does. (Evet, sever.)
“You” öznel zamiri tekil (sen) anlamda da olsa çoğul (siz) anlamda da olsa daima “do” yardımcı fiili ile kullanılır;
A: Do you speak English? (İngilizce biliyor musun?)
B: Yes, I do. (Evet, biliyorum.)
A: Do you speak English? (İngilizce biliyor musunuz?)
B: Yes, we do. (Evet, biliyoruz.)
Time expressions in Present Simple – Geniş Zamanda kullanılan zaman ifadeleri:
Özellikle sınavlarda görmek istediğimiz bir yardımcı unsur olarak “zaman ifadeleri”, cümlenin hangi zamana ait olduğunu gösteren ipuçlarının başında gelir. Konuşma dilinde cümlede zaman ifadesinin kullanılması, şayet bir zorunluluk yoksa, konuşmacının tercihine bağlıdır;
I get up early.
I get up early every day.
Buradaki cümlelerin her ikisinde de aynı şey anlatılmak istenmektedir fakat “every day” ile biten cümlede biraz daha kesin bir detay verilmektedir.
Yazı dilinde ise zaman ifadeleri zaten yer aldığından, konuşmacının ne demek istediği net olarak anlaşılmaktadır.
Bizleri bu konuda en çok zorlayan konu, özellikle birden fazla “tense – zaman” öğesinin bulunduğu ve çoktan seçmeli olarak verilen sınav sorularıdır. Cevap şıkları genellikle birbirine yakın gibi görünür. Şayet zamanlar konusunu tam olarak kavrayamamış isek durum daha da zorlaşacaktır. Dolayısıyla yukarıda yaptığımız açıklamalar oldukça önem kazanmaktadır. Sadece “Geniş Zaman” değil, diğer zamanlar için de benzer şekilde “zaman belirten ifadeler” ve diğer ipuçları bulunur. Hangisinin hangi zamana işaret etiğini iyi bilmek, soruları anlamak ve çözümlemek için başlıca şarttır.
Geniş Zaman’a işaret eden zaman ifadeleri:
Örnek: “The students rush to the door when it rings.”
(Zil çalınca öğrenciler kapıya koşuşurlar.)
Always : daima, her zaman, hep
Generally : genellikle
Often : sık sık
Sometimes : bazen, ara sıra
Rarely : nadiren
Hardly ever : neredeyse hiç
Never : hiç
Şimdi örnek bir paragrafa bakalım;
My family
Hello. My name is Saim. I am from Karabük. I am a sophomore at the University of Karabük. I study Chemistry there. I like my department. I am the only child in my family. My parents are both retired. My mother doesn’t work but my dad sometimes works in a corner shop in our neighbourhood. We always have breakfast together on the terrace of our house. We love it. I help my mum with the breakfast and dinner things. At noon, I am at school. My father helps me with my homework. He is good at Maths. At weekends we go out for shopping and we have some lahmacun and fruit juice. We have a great time.
Paragrafta geçen bazı terimler ve anlamları:
Sophomore : Latince bir terimdir ve üniversite ikinci sınıf öğrencisi anlamına gelir.
Study : ders çalışmak; öğrenim görmek, okumak (paragraftaki cümlenin anlamı; “Orada Kimya öğrenimi görüyorum.”)
Department : departman, bölüm
Only child : tek çocuk
Parents : anne baba, aile
Both : her ikisi de
Retired : emekli
Dad : baba, babacığım
Corner shop : mahalle bakkalı
Neighbourhood : mahalle, sokak; komşuluk (paragraftaki cümlenin anlamı; “fakat babam, ara sıra sokağımızdaki bakkalda çalışır.”
Together : birlikte
Terrace : teras
Mum : anne, anneciğim
With the X : X konusunda, X’te
Breakfast : kahvaltı
Dinner : akşam yemeği
At noon : öğlen, öğlen vaktinde
At school : okulda
Homewor : ev ödevi
Good at : bir konuda iyi olmak
At weekends : hafta sonları
Fruit juice : meyve suyu
Have a great time : çok iyi vakit geçirmek
Good at: bir konuda iyi olmak
S + am/ is/ are good at + O.
“I am good at swimming.” (Yüzmede iyiyimdir.)
“He is good at English.” (İngilizce’de iyidir.)
“We are good at reading and writing.” (Okuma ve yazmada iyiyiz.)
“He is not very good at German.” (Almanca’da çok iyi değil.)
“She is not good at cooking.” (Yemek yapmada iyi değil.)
“A: Are you good at Maths?” (A: Matematikte iyi misin?)
B: Yes, I am. Maths is my favorite subject.” (Evet, iyiyim. Matematik
en iyi dersimdir.)
Adres:
Karaköprü mahallesi Kosova Caddesi
Mimoza sokak No: 9
Gölcük - KOCAELİ