CAN
“CAN”, İngilizce dilbilgisi konusu olarak “Modal” başlığı altında görülür fakat burada “beginner” seviyeye uygun, Türkçe karşılığının tam olarak bulunması ve buna bağlı olarak çok kolay öğrenilebilmesinden dolayı ayrı bir konu başlığı şeklinde incelemeye çalışacağız.
Önce, “How – Nasıl” sorusunun cevabına yani cümledeki söz dizimi olarak nasıl kullanıldığına bakalım;
S + CAN + V + O.
“CAN” konusunun öğrenilmesinin çok kolay olduğundan bahsetmiştik. Bu kolaylıklardan biri, uygulamada öznel zamirler için hepsinde aynı kurala sahip olmasıdır. Tüm cümlelerde fiil yalın şeklindedir ve özneye göre değişiklik göstermez.
Örnek cümleler:
“I can swim.” (Ben yüzebilirim / yüzebiliyorum.)
“You can go now.” (Art gidebilirsin / gidebilirsiniz.)
“He can speak three languages.” (Üç dil konuşabiliyor.)
“She can play chess.” (Satranç oynayabiliyor.)
“It can fly high.” (Yüsekten uçabiliyor.)
“We can wait here.” (Burada bekleyebiliriz.)
“They can drive now.” (Artık araba kullanabiliyorlar.)
Olumsuz cümlede CANNOT veya CAN’T şeklinde bir uygulama yapılır;
“I can’t wait long.” (Fazla bekleyemem.)
“You can’t smoke inside the hospital.” (Hastane içerisinde sigara içemezsin.)
“He can’t play basetball.” (Basektbol oynayamyor.)
Soru cümlesi:
Soru cümlesi de diğer zamanlarda olduğu gibi aynı kurala göre yapılır; Can, özneden önce yazılır ve cümle otomatikman soruya dönüşmüş olur;
CAN + S + V + O ?
Örnek soru cümleleri:
“Can you play any musical instruments?”
(Herhangi bir müzik aleti çalabiliyor musun?)
“Can your brother do any sport?”
(Erkek kardeşin herhangi bir spor oynayailiyor mu?)
“Can I park here, please?”
(Buraya park edebilir miyim, lütfen?)
“Can she make any Turkish meal?”
(Türk yemeği yapabiliyor mu?)
Şimdi “Why – Niçin kullanılır” sorusunu cevaplamaya çalışalım;
“I am 18 years old and I can drive now.”
(18 yaşındayım ve artık araba kullanabiliyorum.)
“She can’t speak any foreign languages.”
(Herhangi bir yabancı dil konuşamıyor.)
“You can’t lift that table. It is heavy.”
(O masayı kaldıramazsın. Masa ağır.)
“Can I use your phone, please?”
(Telefonunuzu kullanabilir miyim, lütfen?)
“Can we play outside, mum?”
(Anneciğim, dışarıda oynayabilir miyiz?)
“Can I open the window, please?”
(Pencereyi açabilir miyim, lütfen?)
“Can I ask a question, please?”
(Bir soru sorabilir miyim, lütfen?)
“Can you turn on the air conditioner, please?”
(Klimayı çalıştırır mısınız, lütfen?)
“Can you help me, please?”
(Bana yardım eder misin, lütfen?)
“Can you close the door, please?”
“You can’t park here, sir.”
(Buraya park yapamazsınız, bayım.)
“You can’t talk aloud at the cinema or theatre.”
(Sinema veya tiyatroda yüksek sesle konuşamazsınız.)
“You can’t smoke in a hospital. It’s forbidden.”
(Hastanede sigara içemezsiniz. Yasak.)
Adres:
Karaköprü mahallesi Kosova Caddesi
Mimoza sokak No: 9
Gölcük - KOCAELİ